2020 yılının ilk çeyreğinin sonlarına doğru etkisini daha somut hissettirmeye başlayan Covid-19 salgını kapsamında küresel anlamda ciddi tedbirler alındı. Bu tedbirler akabinde, birçok sektörde yaşanan arz ve talep kanadının durma noktasına gelmesiyle reel ekonomilerde ciddi daralmalar meydana geldi. Reel ekonomilerdeki bu daralma, finansal piyasalara da yansıdı. Belirsizlik ve risk ortamında risk iştahı düşen yatırımcı, tasarrufları ve yatırımlarını güvenli limanlara kaydırmaya başladı. Covid-19 bilançosu artmaya devam ederken hükümetler para ve maliye politikalarıyla virüsün hasarını minimize etmek için çeşitli tedbirler ve aksiyonlar aldı.
Merkez Bankalarının piyasaya müdahale araçlarıyla para arzını arttırması akabinde piyasalarda likidite fazlalığı oluşmaya başladı. Fed, pandemi sürecinde finans piyasalarının sorunsuz işlemesini sağlamak amacıyla faiz indirimine gitmesinin ardından ABD 10 yıl vadeli devlet tahvillerinin getirilerinde ciddi düşüşler meydana geldi. Ayrıca alım ve destek programlarıyla piyasalara müdahale etmesi paralelinde bilançosu 6,7 trilyon dolara kadar çıkarak rekor seviyelere yükseldi. 2020’nin 2. Çeyreğinin sonlarına doğru pandemi tedbirlerinin kademeli olarak gevşetilmesiyle reel ekonomilerde hareketlilikler yaşanmaya başladı.
Gün geçtikçe artan virüs bilançosu ve sürecin belirsizliği nedeniyle güvenli limanlara olan ilgi devam etti. Pandemi başlangıcında (11 Mart 2020 DSÖ küresel bazda pandemi ilan etti.) 1.600 dolar seviyelerinin hemen üstünde olan ons altın, vaka sayısındaki hızlı artış, artan likidite, doların majör para birimleri arasındaki gerilemesi ve ABD-Çin gerilimi nedeniyle ağustos ayının başlarında 2.000 doların üstüne çıkarak tüm zamanların rekorunu gördü. Bu seviyelerde fazla tutunamayan altının onsu sert düşüşle 1.863 dolara kadar gevşerken bu aralar 1.900 doların hemen üstünde işlem görüyor. Altın fiyatlamasında birçok faktör olmasına rağmen ABD 10 yıllık tahvil getirileri bu fiyatlama üzerinde istatistiki olarak oldukça etkili görünüyor.
