Gitardan çıkan notalar hep aksaktı, biraz sana mecburdum biraz ekmek su gibi muhtaç... Hayat sevince güzel diyordu şarkılar gece inadına karanlığa çekiyordu bir girdap gibi can çekişen ruhları... Hayat bazen güzeldi bazen şans getirirdi, bazen seni senden alıp götürürdü bilinmeyenlere... Kibrit çakar gibi doğrulup oturduğum yerden son yaktığım sigaranın izmaritini kahkaha sesleriyle kanatlanan yaban güvercinlerinin umuduna saplamışken ben sana mecburdum, sen yoktun...
Camekanlar cesaretimi sınıyordu ben kahkaha atıyordum, Tramvay ağır ağır ilerlerken insanların arasından, beybabalar asit kusuyordu hala arnavut kaldırımlarına... Eleni hala cocuktu, annesi başını okşayıp gondermişti sokağa, o vurdumduymaz tavırıyla hala geceden yollara düşen yıldızlarıı kovalıyordu, ben sana mecburdum sen yoktun ...